Ahmet BELADA Yazarın Tüm Yazıları
Güncelleniyor...
Hikâye buya, bir gün; “Fil yol güzergâhında yuvası bulunan, tarla kuşunun yuvasını bozar. Yuvası bozulan Tarla Kuşu üzülür, File: “Neden yaptın? Biraz öteden gitsen olmaz mı?” der. Fil kibirli bir eda ile omuz silkeler. Tarla kuşunun itirazını, ağlamasını dikkate bile almaz yürür gider. Fakat kuş çaresizlik içinde yalnız başına yapabileceği bir şeyin olmadığını, bir şey yapamayacağını düşünür. Ne de olsa fil kocamandır. Tarla kuşunun büyüklüğü de malum... Fakat kendine yapılan haksızlığın peşini de bırakmak istemeyen Tarla kuşu, ‘Kuşlar Birliği’ne başvurarak başına gelen olayı anlatır. Kendine yardım yapılmasını ister. Kuşlar Birliği: ‘Fil çok büyük, bizim yapabileceğimiz bir şey yok’ der ve tarla kuşunu nazikçe savuşturur.
Düşündüm de değerli okuyucularım! Değişen hiçbir şey yok. Bugünde BM (Birleşmiş Milletler) büyük ve güçlü devletler karşısında sus-pus olurken, zayıf ve güçsüz devletler karşısında aslan kesilmiyor mu? BM bunu yaparken, devletler kendi içinde, kurum ve kişilere ayrıcalıklı davranmıyor mu? Bırakın devletleri, şehirlerdeki kurumlar, idareciler bunu yapmıyorlar mı?
Neyse hikâyemizi anlatmaya devam edelim; Tarla kuşu işin peşini bırakmaz. Kendisine yardımcı olacak birilerini arar. Deyim yerindeyse yardım istemediği kimse kalmaz, nihayet aradığı yardımı Karga ve Kurbağadan bulur. Yardımsever bu iki dost başından geçenleri detaylı bir şekilde anlatır. Kuşun çaresizliğini gören karga ve kurbağa: ‘Biz sana yardım ederiz ‘derler. Tarla kuşu, kurbağa ve karga müştereken bir plan yaparlar. Plana göre; karga filin gözünü oyacak, kurbağa ise uçurum kenarında yüksek bir kayanın üzerine oturacaktır. Tarla kuşu direktifleri verdiğinde karga filin kafasına çıkıp filin gözlerini oyacak. Fil görmez olunca sağ sola yalpalamaya başlayacak. Bu arada devreye kurbağa girecek. İkinci bir emir üzerine, uçurumun kenarındaki kayanın üzerinde hazır bulunan kurbağa varaklamaya başlayacak. Susamış olan Fil kurbağanın varaklamasıyla ‘kurbağa varsa suda vardır’ içgüdüsüyle sesin geldiği yöne doğru ilerleyecek. Böylece fil uçurumu göremeyip aşağıya yuvarlanacak.” (Beydaba) Plan tam istenildiği şekilde uygulanır. Böylece kendinden küçükleri ezmeye çalışan, cüssesine ve gücüne güvenerek herkese zulmeden, haksızlık yapan Fil ortadan kaldırılır. Düşünüyorum da eğer insanlar nemelazımcı bir anlayışla değil de toplumsal duyarlılık içinde hareket etse, öyle tahmin ediyorum ki cemiyette birçok husus daha rahat halledilir. Birine bir kötülük veya haksızlık yapıldığında diğerlerinin seyirci kaldığı bir yerde zulüm devam eder. Oysa bugün ona yapılan ertesi gün bana yapılır diyerek sorumlu davranılsa, birlik olunsa, haksız olan haksızlığına devam edemeyecektir.
Bundan kısa süre önce Ankara’da yaşamakta olan bir grup “Genç Nevşehirliler” bir araya gelerek hemşerileriyle buluşma kararı alırlar Deyim yerindeyse el yordamıyla Ankara’da Nevşehirli ararlar. Malum arayan …bulur. Onlar da buldular. Kısa sürede çığ gibi büyüdüler. Yelpazenin sağı solu demeden ortak payda Nevşehirli olmak koşuluyla
ulaşabildikleri kim varsa ulaşmaya çalıştılar. İncitmeden, ötekileştirmeden, nezaket ve üsluba dikkat ederek ipek böceği gibi kozayı ördüler. Ferdan ferda olduğu gibi toplu buluşmalar da yaptılar. Çok ciddi rağbet gördü. Şimdi ise kurumsal bir vaziyet aldı. Yukardaki hikâyede de belirttiğim gibi (bu tarzda devam etmeleri halinde) görev taksimi yapılmış, kucaklayıcı bir yaklaşımla çok güzel hizmetler yapılacağına inanıyorum.
Yolunuz bahtınız açık olsun “Genç Nevşehirliler Platformu”